Kararın Açıklandığı Anı Merakla Bekleyeceğiniz Mahkeme Salonlarında Geçen 11 Film


İlk ilkel yönetim modellerinden beri insanın en temel meselelerindendir adalet kavramı. Dolayısıyla adalet, adaletsizlik hatta sosyal eşitsizlik ile ilgili binlerce film yapıldı. Adalet dostumuz, çok mülkün temeli bir arkadaş olduğu için bu filmler arasından çokça da kült çıktı. Biz bu filmler arasından özellikle mahkeme salonda geçen jürisi, mübaşiri bol filmleri listeledik. Sinemaseveeer! Liste başına çağrılıyorsunuz.

1. Açılışı bu filmlerin elebaşı olan; 12 Angry Men (1957) filmiyle yapalım


Bir mahkeme salonu, cinayet zanlısı bir çocuk ve o çocuğun idam kararını oylayacak olan 12 jüri üyesi… Sidney Lurnet’in yönettiği ilk film olan 12 Angry Man, sinema tarihinin önemli kült yapımlarından birisidir.

Cinayet zanlısı çocuk hakkında karar vermek için hakim, Juri üyelerini oylamaya gönderir. Eğer jüri suçlu bulursa cezası idam olacaktır. Amerikan yasalarına göre bu karar 12 üyenin oy birliğiyle alınmalıdır. Eğer “suçlu” ya da “suçsuz” için 12 tam oy çıkmazsa jüri değiştirilecek ve yeniden oylanacaktır. Sanık aleyhindeki delillerin çokluğu nedeniyle bu oylamaya formalite gözüyle bakılmaktadır. Jüri üyeleri vakit kaybetmeden hükmü verip dağılma eğilimindedir. Fakat oylamada 11 “suçlu” çıkar.

Bir adam (Henri Fonda), bütün delillere rağmen, bir çocuğu idama gönderme oylamasına sadece formalite olarak bakılmasına karşı çıkar. Suçlu bulunacaksa bile uzun uzun üzerinde tartışılmalı en ince detaylar bile incelenmelidir. Diğer jüri üyeleri, sebepsiz yere süreci uzattığı için ona karşı öfkelenirler. Tek bir oda içerisinde olmasına rağmen temposu yüksek ve son derece sürükleyici bir senaryosu olan filmi izlemenizi yüksek şiddetle öneririz.

2. Find Me Guilty / Beni Suçlu Bulun (2006) IMDb| 7.1


Ülkemizde ‘Beni Suçlu Bulun’ ismiyle yayınlanan filmde kendi savunmasını, üstlenen bir suç örgütü üyesinin hikayesi anlatılmaktadır. Jackie ve aynı suç örgütünün üyesi olan 20 kişi mahkemeye çıkartılır. Yüklü bir cezaya mahkum olan Jackie’ye aralarında en yakınlarının da olduğu örgüt üyelerine karşı tanıklık etmesi için karşılığında ceza indirimi teklifi getirilir. Ailesine ihanet etmeyi reddeden Jackie, hem davalı hem avukat olarak mahkemeye çıkar.

3. To Kill a Mockingbird / Bülbülü Öldürmek (1962) IMDb| 8.3


Amerika’nın Güney eyaletlerinden Alabama’da, beyaz bir kadının ırzına geçtiği iddiası ile tutuklanan siyahi gencin savunmasını avukat Atticus Finch (Gregory Peck) üstlenir. Film 1930’larda geçmektedir. Büyük ekonomik bunalımın yaşandığı 1930’lar, ırkçılığın en doruk noktasına ulaştığı dönemdir. Irkçı ve önyargılı kasaba halkı davadan çekilmesi için avukata baskı yapar, ancak ilkeli ve idealist bir avukat olan Atticus savunmayı sürdürmeye kararlıdır.

4. In The Name Of The Father (1993) IMDb| 8.0


Suçsuz oldukları halde hüküm giyen baba ve oğlun verdiği zorlu hukuk mücadelesini konu alan film gerçek bir hikayeye dayanıyor. Gerry (Daniel Day-Lewis) Londra’ya geldikten bir süre sonra bir terör saldırının faillerinden biri olarak tutuklanır. Gerry’nin babasının (Pete Postlethwaite) da ona yardım ettiği gerekçesiyle tutuklanmasının ardından avukat Gareth Peirce (Emma Thompson) ile birlikte çetin bir adalet mücadelesine girişirler.

5. Primal Fear / İlk Korku (1996) IMDb| 7.7


Bir rahip öldürülür. Katil olarak yakalanan kişi kimsesiz olduğu için kilisenin sahip çıktığı ürkek, çekingen bir gençtir. Peki ama kendisine sahip çıkan ve bir baba gibi gördüğü rahibi neden öldürmek istesin? Hem de bu kadar çelimsiz ve ürkek bir çocuk bu kadar kanlı bir cinayetin altından nasıl kalkabilir? İşte bu sorulara yanıt aramak için ünlü avukat Martin Vail, hiçbir ücret talebi olmadan bu davaya bakmayı kabul eder. Primal Fear o dönemler genç ve tanınmamış bir oyuncu olan Edward Norton’u sinema camiasına armağan eden filmdir. Bu filmdeki performansıyla En İyi Yardımcı Oyuncu dalında Oscar’a aday olmuş, bu da ona Fight Club, American History X gibi filmlerin kapısını açmıştır.

6. Witness For The Prosecution / Beklenmeyen Şahit (1957) IMDb| 8.3


Tıpkı 12 Angry Men gibi hemen hemen tamamı bir mahkeme salonunda geçen ama hiç sıkmadan bir solukta izlenen bir film. Deneyimli bir avukat olan Sir Wilfrid Robarts (Charles Laughton), ağır hastalığı ve ilerlemiş yaşına rağmen cinayetle suçlanan genç bir adamın Leonard Steven Vole (Tyrone Power) davasını, ilginç bulduğu için, kebul eder. Ancak mahkeme süreci ilerledikçe çok ilginç ve beklenmedik gelişmeler olur.

7. Anatomy of a Murder (1959) IMDb| 8.0


Film ülkemizde de tecavüz davalarında sık sık gündeme gelen yaman bir çelişkiyi konu ediniyor. Eğer birisi bir yakınınıza tecavüz ederse, o tecavüzcüye yapacaklarınız nereye kadar meşrudur?

Karısına tecavüz eden tecavüzcüyü öldüren bir adam, tecavüzcüyü öldürmenin meşru kabul edilmesi gerektiğini savunuyor. Sonuçta film bu tip bir cinayet sebebinin haklı olup olmadığını tartışıyor. Savunma avukatı Paul Biegler da mahkemede savumayı bu doğrultuda kuruyor. Filmin kabaca, tecavüzün, cinayet için ne kadar hafifletici bir sebep olabileceğinin tartışması etrafına kurulu diyebiliriz.

8. Philadelphia (1993) IMDb| 7.7


İşinde çok başarılı bir avukat olan Andrew Beckett (Tom Hanks) sudan bir sebepten dolayı çalıştığı hukuk bürosundan kovulur. Hem işinde çok iyi olduğundan hem de şirketin üst düzey yöneticileriyle ilişkileri son derece düzgün olmasından dolayı bu karara oldukça şaşırır. Esas sebep şirketin, kendisinde AİDS virüsü olduğunu öğrenmesidir.

Eşcinsel bir ilişkiden dolayı bu hastalığı kapmış olması şirket için ekstra bir kovma nedeni sayılmış mıdır bilinmez ama AİDS’li bireylerin toplumsal haklarını konu edinen etkileyici bir film olduğunu söyleyebiliriz. Denzel Washington’un da filmde, hukuk mücadelesinde Tom Hanks’in canlandırdığı karakterin en büyük destekçisi rolünde oynadığını belirtelim.

9. Judgment at Nuremberg (1961) IMDb| 8.1


“Savaşta herkes suçludur; ama galip çıkanlar bütün suçu mağluplara yıkar.”
Nuremberg Mahkemeleri, 2. Dünya Savaşı sonrası Naziler’in işledikleri insanlık suçları nedeniyle sanık olduğu mahkemelerdeki yargı süreçlerini kapsıyor. Suçlu oldukları apaçık bir gerçekken, 80 milyon kişinin hayatını kaybettiği bir savaşın tek günah keçisi ilan edilmelerinin doğruluğunu tahlil eden bir filmdir. Filmin esas önermesi “Savaşta bütün taraflar suçludur ama kazananlar bütün suçu kaybedenlere yükler.” mesajıdır.

10. A Few Good Man (1992) IMDb| 7.6


Donanma avukatı Daniel Kaffee hiçbir duruşmaya çıkmamasıyla tanınan bir avukattır. Evet, yanlış okumadınız. Onlarca davayı mahkeme salonuna dahi gitmeden sonlandırmıştır. Mahkeme salonuna çıkmaktansa taraflar arasında anlaşmaları tercih eden Kaffe daima müvekkillerinin ceza indirimi için yapılan teklifi kabul etmelerini sağlar.

Ancak bir gün Küba sınırına yakın bir askeri birlikte, erlerden biri öldürülüp 2 er de cinayete sebep vermekten önüne müvekkil olarak gelene kadar? Askerlerin cinayeti kabul etmemesi ve verilen emri uyguladıkları iddiası üzerine davayı mahkemeye taşımak zorunda kalacaktır.

11. JFK / JFK: Kapanmayan Dosya (1991) IMDb| 8


Dünyanın en ilgiyle takip edilen davalarından birisi ABD Başkanı Kennedy’nin hayatını kaybettiği silahlı suikast sonrasında başlayan mahkeme sürecidir. Günümüzde hala çokça ABD derin devlet yapılanmasının parmağı olduğuyla ilgili komplolar konuşulur. Film de komplosu bol bu dava süreciyle ilgilidir.

Exit mobile version